Hani bir gün,
Çok üzülmüştüm,
haklıydım da üzülmekte. Ağlamaktan yüzümün her bir kası sızlıyor,
damarlarımdaki her zerre akmak için çırpınıyordu. Hiç bitmeyecek sanmıştım, hiç
geçmeyecek. Ne gönül meselesiydi, ne bildik öğrenci endişesi. Başka bir şeydi kalbimi
sızlatan, yarından korkutan. Canım öylesine yanarken dahi biliyordum bir gün
geçecek, hiç bir acı ilk anki gibi taze kalmaz. Bitmedi, maddi-manevi sıkıntısı
her geçen gün artarak devam ediyor. Ama acı, sızı hiç ilk günküne benzemiyor,
ancak ufacık bir yansıması, endişeden geriye kalan zerreler, gözyaşları buğu
gibi gözümde, O gün korkmakta haklıydım, nefesim kesilene dek ağlamakta da,
peki ne oldu? Hiç. Sen hayat dursun istediğinde durmaz hayat, inadına devam
eder ve sen her zamankinden çok mücadele etmek zorundasındır. Kimse bilmezken
senin dertlerini, bir tek kendini dertli sanan dertlilerin dertlerini dinlemek,
sonra tüm bu dertlerden muzdarip biz zavallıların nasıl da günahkâr olduğunu
hatırlatacak şeyler öğrenmek.
Zorundasın.