29 Ağustos 2007 Çarşamba

kayboldum

zamanın mekanın hayatın içinde kayboldum...teknolojiyle ilişkiimkesilmiş durumda...ne kandilde birkaç kelime yazabildim...ne öncesinde ne sonrasında...ama biraz daha iyiyim galiba...daha iyi olmak umuduyla bekliyorum şimdi...ne zincir kaldı ne başka şey...bir tek kafamda karıiıklık ve bir hissizlik hali...güle güle blog kendi evimde ve kendimde görüşmek dileğiyle

26 Ağustos 2007 Pazar

uffff

neden arıyorum mutlu olmak için...i need a new solve...i'm totaly lost...don't know where don't know why...i just need something to put me alive..but there is nothing around...nothing i want happens...everything's so complicated...life is going bad bad bad...kendimi ifade edecek birde dile ihtiyacım var galiba...olmuyor boşaltamıyorum içimdekileri bildiklerimle...Allahım yardım et bana...beni mutlu edecek bir şeye ihtiyacım vaaaaaar...

yarin oldu bugun...

evimden yaziyorum...dunun yarininda...ve diyorum ki Allahim koru bizi kotunun kotusunden yetti bu kadari..sifa ver lutfen...bi kac gun once tahmin ettigim gibi 1-2 yil surmedi pismanligin gelmesi 2 gun yetti...hersey cok kotu gitti...kafam karisik vucudum yorgun...gulumsemeye ve baska seyler dusunmeye calisarak gecen bir gunun ardindan... aklimda sadece yalpalayan, oraya buraya dusmekten son anda kurtulan halim var, hasta olan ben deilim aslinda sadece hassas olanim galiba...uyumak istiyorum ve uykum kabuslarla bolunmesin istiyorum...ama yatmaya cesaretim yok...midem bulaniyo...galiba biraz da atesim var...gecsin artik hersey ,yarin guzel bi gune uyanalim, lutfen bitti,hersey yolunda desinler...ben hungur hungur aglamadan bitsin bu iskence lutfennnn

25 Ağustos 2007 Cumartesi

zincir....

zincir kırıldı dun istemeden. fazlaca mesgul olan kafamda yazdıgım onca yazının hiç biriniı yazıya dökmek mümkün olmadı. ne zaman vardı ne de guc...enteresan deneyimlerle gecen bir günün ardından bir dakika dahi uyumadan gecen bir gece...düşünmek düşünmek...hayatı...ölümü...acıyı...ve en çok da kararları düşünerek geçen...hem bedenimin hem aklımın yorulduğu bir gece...onlarca blog dolduracak kadar düşünce...fakat ne ilginç hepsi silinmiş durumda beynimden...sadece uyumak isteğim bir şey düşünmeden...üzülmeden...zor görünüyor şimdilik...yabancı bir odada yabancı bir bilgisayarda öylesine yazılmış bir yazıyla hoscakal şimdilik ey blog...yarın görüşmek ümidiyle...

23 Ağustos 2007 Perşembe

hastane ve ben


gunumun yaklasik 8 saatini hastanede gecirdim. sanirim bugune kadar en uzundu, fazla zorlu olmamakla beraber, guzel sayilmazdi tabii. bir defa hastane denilen yeri hic bir haliyla sevmiyorum. iceri girdikten kisa sure hafif bir bas donmesi, mide bulantisi buluyor beni, halbuki artik ilac kokmuyor hastaneler, hatta otel saniyor bazilari kendini, ama adi antipatik bir kere, sifahane olsa eminm boyle etkilemeyecek, ama hasta kelimesi bastan sarsiyor; illa ki basiyor beni, oyle cok kotu anilarim falan da yok halbuki hastanelerle ilgili, ama yok anlasamiyoruz bir turlu...bugune kadar hastaneye cocunlukla dogumlar icin gitmisimdir, sayisini unuttugum kuzenlerimin, suslu kapilari, neseli aile uyeleriyle, dogum sonrasi zityaretlerine gitmisimdir hep. kucuk bir bebek, gulen yuzler ama yok yine on dakikadan sonra, basimda bir donme, midemde bulanti...tabi bir tek dogumlar icin gitmedim hastanelere...ufak tefek operasyonlar; bol bol bademcik ve geniz eti amaliyati, apandis, burun ici bir seyler ama hep operasyon niteliginde olaylar icin gittim. tabii birde yogun bakim maceramiz vardi ki hastanede, kisa zamanda cok sey hisstemistim, cok aci cekmistim orada, henuz bir cocuk olarak, sevdiklerimin uzuntusunu gormek, hastaneden daha da uzgun, belki de yikilmis olarak ayrilma ihtimalimizin oldugunu bilmek, herkesin gozunde o korkuyu tekrar hissetmek, ama yarim saatten uzun durmadigima eminim, fakat daha uzun surebilir anlatmam, Allahtan korktugumuz gibi sonuclanmamis da sadece keyifsiz bir ani bizim icin...bugun ki ise bambaska, radikal bir kararin sonucu olan, riskli ve uzun bir ameliyat, hic desteklemedigim ve pismanlik duygusunu bir kac yilda getirecegini bildigim, geri donusu olmayan bir ameliyat,ve zor bir bekleyis, gecmeyen zaman, zorda olsa bittikten sonra bile sancisi dinmeyen, cikti mi?, yogun bakimda mi?, iyi mi?, gorsek?, hazir degilmi? neden?, ne zaman olur?... derken gecen zaman ve midemde bulantisi, basimda donmesi devam eden yorucu bir gunun ardindan ceset gibi ben...

22 Ağustos 2007 Çarşamba

after party...

eglence, bicim bicimdir kanimca, kimisi sarhos olup kendini kaybettiginde eglenir bana iskence gibi gorunsede, kimi icinse bagirmaktir belki, bqzilari icin sarki soylemek, calismak...bir suru seyin karsiligi olabilir belkide. kimileri de eglenmeye ihtiyac duymaz pek fazla tv seyretmek bile eglence olabilir bazialri icin. kimilerininse eglence analyislari gariptir biraz benim gibi kimi zaman deniz kernarinda dalga sesi eglendirir beni kimi zamansa hiz treninin tepesi...bazende pek de tarzim olmayan eglencelere kalirim sanssizliktan...bugunde ogle bir eglencedeydim..herkesin eglendigi benim sikildigim ilk etapta... zira ben pek oyle herkesin orasinda eglenemem...cok gizemli konustum galiba, bu eglencenin adi kina...

kına gecesi
isim

Düğünden önceki gece kızın evinde gelinin parmaklarına kına yakılırken yapılan eğlence. diye tanimalmis saolsun TDK, kim bilir kac yillik tarihi var bu gelenegin, internetten arastirip bulmak muumkundur kanimca ama yorulmus durumdayim suanda parmakalrim ve gozlerim bile senkronize degil, ne yazdigimin farkinda sayilmam. ama ben bu gelenege zor da olsa alistim. bir suru kizin toplanip once ortada o daldan bu dala calan muzige ayak uydurma cabasi ve onlari seyreden orta yasli kadin toplulugunun sohbet ortami, sonra gelen kina mevzuu, bilmeyenler icin ayrintiya girmek lazim(ders mi anlatiyorum ben) elelrinde mum tutan bir gru kizin olusturdugu cadirin altindan genellikle geleneksel kiyafetler-bindalli vs.-icinde bazende oldugu gibi ama mutlaka kafasinda parildayan, komik, kirmizi, tulbent vari bir seyle ortaya gelen gelin-adayi-aday cunku henuz dugun olmus degil. esiden ortamda guzel sesiyle meshur bir gonullunun soyledigi yuksek yuksek tepelere... nameleri simdilerdeyse saolsun candan ercetin ne guzel soylemis seklinde gelinin etrafinda mumla gezme dururmu-ki beni en cok kasan tarafi budur zira arkanizda kina gecesine kendisini fazlasiyla kaptirmis biri tarafindan sacinizin yada elbisenizin tutusturulmasi imkani her zaman mevcuttur.-sonra gelini aglatmak icin bosa bir caba-herkes kendi begenip bulduguyla evlenince aglama olayi da manasini yitirmis durumda-sonra gelin elini acma, kayinvalide nerede altin nerede tarzi soylemelrle gelinin avcunun icine konulan altin ve sonrasinda olayin en merkez noktasi kina yakma mevzuu. ve islem tamam hepsi bu toplasan toplasan 15 dakika, ama kina gecesi en az 2 saat. neden? e bu kizlar kurtlarini dokecek, kisacasi adet kizalrin kurtlarini dokmesi uzerine kurulu, kina fln palavra, ben gelecek nesilleri kina yakilmayan kina geceklerinin bekledigini dusunuyorum. ama dikkat yine kina gecesi, bekarliga veda fln degil...yalniz unuttugum bir sey var o da isin kuruyemis kismi kuruyemissiz kina gecesi olmaz, illaki kina gecesi dagitilir, naylon bardakta, kasede, posette, tuller icinde ama mutlaka...bende icinden tuzlu misirlari secer bu konudan da nasibimi alirim...

iste bugunu boyle bir organizasyonla tamamladim yada dunu...ama ben bu safhalrin cogunda yokum. benim oalyim herkes kurtlarinin buyuk bolumunu doktukten, gelinin eli igrenc kina rengine boyandiktan sonra gecenin son dakikalarina ilerlerken pistte kalan kurtlari bir turlu dokulmek bilmeyen insan grubunun arsiina karisan damat halayindan tutun... sakin sakin ha seklinde baslayan ve baska baska sekilelrde devam eden her telden calan muzige sanki herzaman dinledigim seylermis gibi eslik eden, yerinde duramayan, hiperaktif izlenimi veren ben dahil oluyorum. ama ole saatlerce pistte durmak yok acilisi kim yaparsa yapsin kapanis benden 20 dk. yeter bana zaten o sirada elbisemin bi yerleri parcalanmis, ayakabimin biy yerleri kopmus, birileri bana coktan carpmistir, daha fazlasinin bende olusturacagi tahrivbati sinir sitemim akldirmaz 20 dk. bana yeter ve gece biter, geride elimde ayakabilarim, kipkirmizi yanaklarim, dagilmis suratimla ben kalirim...birde gozlerim ifadesini yitirir, artik bakan ben degilimdir...


sadelik en sevdigim sey sanki, herseyin sadesini tecih ediyorum galiba...ama bir yandan da seviyorum parildayan suslu her tarfindan bir sey fiskiran seyleri boyle hayatlari,boyle resimleri, boyle durusu olan insanlari, kiliklari. ama kendimle yan yana getiremiyorum bir turlu. sanki bir parca suslenirsem herkez beni farkedecek, cirkin olacagim, ben olmayacagim... oysa ruhum tasiyor cesitli susleri farkli renkleri, istiyorum bendende fiskirsin icimdeki renkler, sesler, ama izin de vermiyorum kendime. ve en cok da giyim de boyleyim, bugune kadar(ki yasim 18) akranim olan diger kizlarin aksine toplasan toplasan 5 kez hafif suslu kategorisine girmisimdir. taki takamam pek, takim da yoktur. zira bugune kadar bir takiyi iki kere takmak pek nasip olmamistir bana, taktiktan yaklasik 15-20 dakika sonra daralir bir yerlere firlatir bir daha da bulamam takilarimi belki de bulmak istemem alirken cok sevdigim ne hos dedigim halde. makyajdan anladigim siyah goz kalemimi, surup dagitmak sanki 3 gun once surmusumde dagilmis goruntusu olusturmaktir, yeni yapilmis makyaj goruntusu bana gore degildir. bu makyaj dedigim sey de 8-10 defa en fazla bu gune dek. ama nedense beni boyle gorenler hemen bu goruntuye alisir, her zamanki halim sanir, hatta nasil olmussa lisede 1-2 defa surdugum kalem hocalarimin aklinda yer etmis ve gorusmeden gecen belli bir zamandan sonra beni gorduklerinde makyaj yapmamama hayret etmislerdir ilginc bir seklide, yuzume fondoten degmisligi yoktur, goruntusu bile korkutur, ruj denilen seyi surmemle silmem bir olur, ama yine de baskalarina makyaj yapmayi bilirim, resim yapmak gibidir benim icin eglencelidir renklidir...simdi bugun neredeyse 1 yil ustune susleniyorum annemin diktigi mor, parlak elbisemi giymek planim ama her an cayabilirim aksam gelip giyindigimde ayanda kendimi gormessem isler degisir cok defa da olmustur bu, aynadaki ben degilsem kot pantolon tunik moduma geri donerim dogustan fonlu saclarimi toplar okula gidiyormus goruntusune burunurum ki farkedilmeyeyim, utangacta degilim ama anlamiyorum nedir bu halim. eger fotograf makina(m?) buralarda olsaydi aksesuarlarimin resmini cekip bloguma ilk defa benim cektigim bir resmi koyacaktim ama olmadi simdilik netten buldugum, gorup ne hos seyler dedigim yinede benden uzak durmasini tercih edecegim aksesuarlarin resmini birde gordugum zaman fellik fellik kacacak yer arayacagim bir makyaj setini ekliyorum ki her blogu actigimda bunlari goreyim, yolumdan sasacak olursam kendimi geleyim...

21 Ağustos 2007 Salı

nerdesiiiiin?


yazdigim yazidan beri surekli olarak o alplerdeki fotografi ariyoru, bana kendimi heidi gibi hissettiren o resim yok olmus. elimdeki bi kac senelik nat geo lari inceledim ama bulamadim. gerci sayfa sasyfa bakamadim, konualr bolumunde de yoktu maalesef, soyle bir goz attim hepsine, internette aradim ama bir suru fotograftan hic biri benimkine benzemiyordu, aslini bulana kadar idare edecek bir sey buldum en sonunda, gerci benimkisiyle alakasi yok, ama verdigi his biraz benziyor diyelim...simdilik idare edelim

hayal kurmak serbest

bugun yazasim ustumde bir suru sey yazmak istiyorum aklima habire bir seyler geliyor. yarini beklersem unutucam biliyorum.onun icin yaziyorum...
hayal kurmayi sevmem aslinda, hayalperest olmaktan kimseye ayda gelmez kanimca, gerceklestirilemeyecek hayallerle vakit harcanir en fazla ve kurdugun hayalleri hic biri gerceklesmeyince hayal kirikligi...ama hayallerin gerceklesmesini beklemek hata, hayal iste olmayacak bir sey ki hayal ediyrsun olacaksa plan yap, hedef belirle...
bir de hayaller vardir sadece bir ani hayal ederse olamsi pekala mumkundur iste benim dun gece dusunmekten vakit buldukca kurduklarim gibileri...
bir resim vardi sanirim national geographic ten akilmda kalmis emin degilim. bir makalenin icinde bir fotograf alplerde bir ev tahta pencereleri acilmis panjur mu demeli bilmiyorum...bahar var alplerde, cicekler gorunuyor pencerden rengarenk, iste o fotograf geldi aklima ve orda olmak istedim pencereden disari bakmak, ruzgarin ve gunesin ahengine birakmak kendimi, birda boyle degilim tabi ayz hali yok ustumde zayifim, beyazim, saclarim hayal ettigim gibi, saclarimi ruzgara birakmsiim, saliniyor-demek etrafta kimse yok-ozgurum ama bir anlik bir fotograflik ozgurluk bu dusunmeme ozgurlugu kasteddigim dusunmeden hissetmek ve sukretmek yaratana doga icin, nefes iicin, hersey icin...

uyumak yada uyuyamamak...


dun gece uyuyamadim yine. her zaman ki hatayi yaptim; yatmadan once kitap okumaya kalktim, halbuki cocuklugumdan beri biliyorum ki eger kitap beni sararsa yada icinden birseyler beni dusunmeye iterse o gece ne kitabi bitirmek mumkun olur ne uyumak ama yok inatciyim, gun boyu vakit bulmadim ya hic olmassa bir elli sayfa okur yatarim dedim. elli sayfa okudum sonra bir elli sayfa daha sonra uykudan gozlerim kapanirken kitabin kapagini ve isigi kapattim. uyumak icin hersey hazir. yanliz bir sorun var beynim durmuyor, on-off u da yok bu sistemin kendisi istemeden kapatamiyorsun. mesaisi dolmamis anlasilan, kitabin devamini yaziyor benim inatci dusuncelerim, hayir uykum var cok fena o da biliyor. ama yok ne uyku var ne rahat bana artik kalk diyorum kendine git otum macitin basina elbet birileri vardir msn olmadi okuyacak bloglar, gazeteler...bir suru sey. ama olmaz kalkarsam eger yataktan bu isin sonu yok. kabul edemem yenilgiyi savasicam diyorum. zannediyorum sabah 5 sularinda savas nihayet buluyor. tamam diyor ne halin varsa gor benim de pilim bitti artik...

yapmak istediklerim

bundan sonra aklima geldikce bloguma yapmak isediklerimi yazmaya karar verdim, boylece sadece aklimdan gecip unutlma ihtimalleri ortadan kalakacak, bir gun geri donup yaptiklarim, yapmadiklarim, yapamediklarim, yapmaktan vazgeciklerimi gorucem simdilik aklima gelenleri yaziyorum yada gelenlerin bi kismini yaziyorum birbiriyle uyumlu olanlari nedense...

grafik design fln ogrenicem-kendi bloguma fln yeticek, fotolar uzerinde oynayacak kadar zira grafiker olmaya niyetim yok henuz-

daha iyi yazi yazmanin bir yolunu bulucam-gercekten beni yansitan, bana ait yazilar-

ya bi izleyemedim dedigim filmleri izlicem

bi gun, ya abi ne kadar cok yazmisar cidiye almislar demek bu isi dedigim cins bir blog sahibi olucam

osmanlicayi adam gibi ogrenicem-adam gibi derken son doneme ait eserlerin matbu yazilislarini diil gayet eski el yazmalrini okumayi ve en azinda sozlukle anlamayi kastediyorum-

turkler soledir, dindarlar boyledir, bizim nesil soyle yapar diye elestirdigim olumsuz seyleri elestirmeyi birakip, bende zerresi olmadigini anlayana kadar cabaliycam-imkansiz gorunuyo ama olsun-


pek de uyumsuz oldular ama bole daha iyi galiba her neyse devami ne zaman eserse...

20 Ağustos 2007 Pazartesi

felaket

bugun simdiye kadar bloguma gonderdigim 3 yaziya goz attim. ucunu de okunamaz buldum. tamam imla kurallari umrumda degil, hizli yazmassam beynimdekiler ucup gidecekmis gibi geliyor anladim. ama insan yazdigini bir defa okur oyle gonderir.
-ayy simdi de bir suru nokta virgul oldu-acaba hem konusur gibi yazmak hem de iyi yazmak mumkun mu? galiba eskiden yapiyordum bunu; lisedeyken falan bir seyler karaladigimda kendimce, yada odev yetistirdigimde boyle olmazdi yazilarim. sicak ve okunakli olurdu. simdi ya makale yazar gibi yaziyorum yada boyle sacmaliyorum. kubbelatina gitsem diyorum hani su yazi atolyesine cok super olur ama pahali ne yazik ben de burs yok. degil yazilarimi gelistirmek kitap almak icin bile burs aramadim ki ben..uff kubbealti iyi fikir ama once biraz pratik yapmak lazim-rezil olmak yaad olmamak- sonrada sponsor bulmak. hayir birde su ingilizce klavye olayi beni hasta edecek. sanki tr den yazmiyorum burasi america fln da ben birini kandiriyoruum. yok oyle bisey gayet istanbuldayim gayet turkce konusuyorum ama klavyem ingilizce. e duzelt ozaman... biri tembel mi dedi?

19 Ağustos 2007 Pazar

hayat ne garip...

neden garip bilmiyorum ama hayat cidden garip her gun baska supriz(nasil yaziliyodu ya bu?) sunuyor.. her gun baska hikayeler donuyor etrafimizda. insanalr degisiyor,ekleniyor,cikiyor hayatimizdan etkilenmemis gibi yapiyoruz hicbirseyden yada bazilarimiz fazlasiyla belli ediyor hislerini. mubalaga bir numarali dostumuz bazen cok azimiz kacabiliyr ondan. kacmak isteyen yok belkide seviyoruz acilarimizi, sikintilarimizi, sorunlarimizi buyutmeyi. ama nedense guzel seyler cabuk unutuluyor, sevinmeye korkuyoruz bazen de ardindan sikinti gelir diye...hayat garip cidden oynuyor bizimle eger basaramassak ona ayak uydurmayi. sarsiliyoruz gunden gune ve duruldugumuzda bocaliyoruz, anlamsiz geliyor hersey, gene mutlu olamiyoruz... yada hep mutsuz saniyoruz kendimizi gercek mutsuzlugu tadana kadar, o zaman anliyoruz herseyi,kiymetini bilemediklerimizi o zaman farkediyoruz ama hep gec oluyor, kimse hicbir seyin kiymetini vaktinde analmiyor su dunyada...hayat ne garip...

9 Ağustos 2007 Perşembe

anlasilamamak mi kotu anlasilmaktan korkmak mi?

kimse beni anlamiyor, sanirim bunu konusmayi ogrendiimden beri fln soyluyorum cesitli dillerde de soyleyedebilirim. dundu sanirim yine hatirladim cevremin beni anlamadiini, kizmadimda onlara o kadar alismislarki dunyaya kendi ozel yapim at gozluklerindne bakmaya mumkun diil benim gibi goremezler(ayni onlar gibi konustum)tanidigim insanalrin %80'i falan kendini dunyanin merkezinde saniyor, dusunuyorum bazen bende mi oyleyim. korkutoyor beni bu dusunce oyleyse cok korkunc. cunku aciyorum oylelerine hic mutlu olamicaklar, peki ben olabilcekmiyim? hayir, o zaman ne fark var? hic ama yine de benim at gozluklerim yok tamam kabul ediyorum kontakt lenslerim var ama gozlukalrden hep nefret etmisimdir. (ne igrencti-espri bile diil) neyse simdilik benden bu kadar devami yarin...

8 Ağustos 2007 Çarşamba

anlatacaklarim oldugundan degil

anlatamadiklarim oldugundan buradayim kendime, kimseye anlatamadiklarimi, korkma kotu seyler degil sadece herkesdeki gibi sikintilar heyceanlar en cok da dusunceler zira ben beynimin dusunme islevini durdurma yeteneigine sahip diilim-baskalari sahip mi onu da bilmiyorum-galiba uyurken bile dusunuyorum cunku ruyalarim genelde dusuncelerimden ibaret-karsi konulmaz'sacma' neden dusundugumu bilmedigim dusuncelerim-simdi bunlari bazen ifsa etmek bazen sacmaligini test etmek icin burdayim. belki sadece bugun burdayim yarin olmayabilirim. cunki hafizam pek kuvvetli degil yarin bi blogum olduunu unutmus yada unut gitsin demis olabilirim...