2 Şubat 2008 Cumartesi

bir hafta sonu, bir müze, bir sergi, bir cafe...ve bir arkadaş!

geçen hafta verdiğim hafta sonu molamı ve aklımda kalan keyifleri paylaşmak istedim... cumartesi, halledilmesi gereken işler ve araya sıkıştırlan sohbetler, gizlemekten vazgeçilenler, derken öylece bitti. pazarsa müthişti... çok güzel bi kafe var mutlaka görmen lazım derken sevgili arkadaşım, ben hergün karşıya geçiyorum yok mu buralarda bi yer düşüncelerime rağmen karşıya geçildi...vapurda akılama epeydir görmek istediğim bir sergi geldi, aman boşver ona da başka gün gideriz dendi...ve sonra yürürken ihtişamlı ara sokaklarda birden müze karşımızda belirdi OSMANLI BANKASI MÜZESİ klasik müze anlayışımızın çok ötesinde başarılı bir müze bence, çok yetkin kişilerin hazırladığı bu mekan; bankayla, parayla hiç ilgisi olmayan bizi büyüledi her yeri ayrıntıyla gezildi...Osmanlı Türkçesi bilgim ölçüldü sınıf geçildi. bankanın hikayesi, bu memleketin parasının başkalarınca yönetilmesi, başkalarına ait olan bankanın adının Osmanlı olması...pek çok gerçek vardı şaşırdığımız ve pek çok ilgi çekici materyel gördük. çekler, tedavülden kalkan paraların saklanan köşeleri, bankanın eski müşterilerine ait belgeler... pek çok şey vardı müzede. dekorasyonu ve ziyaretçileri yönlendirme biçimi çok hoştu...eskiye ait belgelerin modern bir biçimde sergilendiği bu müze bence özellikle bankacılar tarafından mutlaka gezilmeli. ayrıca müze bana arşivlerin önemini bir kez daha hatırlattı. bankaya ait tüm bu belgler doğru bir biçimde muhafaza edilmeseydi görmek mümkün olmayacaktı bana hep aman o iş hiç bana gore değil dedirten banka arşivistliğinin o kadar da kötü olmayabileceğini düşündürdü...sırada Prof.Dr.Edhem Eldem in hazırladığı DOĞUYU TÜKETMEK sergisi vardı. biraz hayal kırıklığına uğradım doğrusu tv de görüp mutlaka görmeliyim dediğim serginin konusu ve işleniş biçimi mutlaka çok güzeldi ama sanki daha etkileyici olabilirdi, sanki benim adını koyamayacağım bir eksiklik vardı. ama yinede çok şey düşündürdü Batının DOĞUyu algılayışı hep canımı sıkmıştı şimdi birde DOĞUnun neresi olduğu sorusu kafama takıldı...

2. durak GALATA KONAK CAFE...çok güzel bir mekan sıcacık uzun uzun oturabileceğiniz lezzetleriyle kendinizden geçebileceğiniz bir yer fondaki müzikleri, tatlıları, kahveleri, herşey çok ama çok güzeldi. yaz mevsiminde kullanılan terasına çıkıp arkama galata kulesini alıp manzaraya bakmak harikaydı. özenle hazırlanmış mekanlar hep ilgimi çeker; Konak Cafe tam da böyle bir yerdi, dışından pek de öyle bir yere benzemeyen bu mekanın herşeyi özenilmişti. boğmayan ama ayrıntılarıya keyif veren dekorasyonu gerçekten güzeldi. menü ye söz yok zaten...karşımda gördüklerim sık sık nasıl fotoğraf makinasını nasil unuturuz dedirtse de cep teelfonuyla bir kaç görüntü yakalandı gerçi cafenin sitesinde daha güzellerini görmek zaten mümkün... teşekkürler b

2 yorum:

Elf.. dedi ki...

şu sıralar müze dısında tum kelımelrı kullanabılme ıznını werıorm sana hümcümm..içim acıyo cıddeeen.. ama eğer nasıpse ben de gidicem.. bılmıorm ama hangisi olur o zman.. bu ardaa Galata Konak Cafe'yı merak ettim.. B. ile ilk gidişin oldu sanırımm 2.sini benımle yapman dıleğiyle diyeyım.. buarada Ağa Kapısı da çok gusel bı mekann.. Galata Konak'ını bılmedıım için mukayese edemiyorum ama emınım boy ölçüşecek kadr wardır.. Galata Kulesi'nden Yeni Camii'ye ordan Topkapı Sarayı'na kadr güsel bi görüntüyle karşı karşıya kalıosun.. muhteşem bi yer.. tavsiye edrim yani..

hüm dedi ki...

Insallah canim beraber oraya da gideriz...ayrica muze muze muze muze muze:)