20 Eylül 2010 Pazartesi

takvim

bu yazı zihnimde belki 6 aydır bekliyor, erteliyorum hep...korku var içimde
dün ilk cümleyi yazma cesaretini gösterdim...ancak yazıyı yazmak için ellerimi klavyeye götürdüğümde kendimi bilgisayarı kapatırken buldum, kendinden kaçmak bu olsa gerek
bugün düşündüm ve karar verdim yaz gitsin,
nasılsa kimse okumayacak özenme,
bağırır gibi yaz, bir daha sen bile okumak isteme

ben kendimi yeniliklere açık sanırdım, tamam takıntılarım vardı ama değişim korkulacak şey değildi eskiden, ne oldu yaşlandım mı bilmem...dayanamıyorum değişimlere

planlara uyamadığım kesin, ama hiç plan yapmaktan vazgeçmedim, işime de yaradılar çok zaman, hep takvimlerim oldu benim, bazen doldurmaya vakit bulamadığım ajandalarım, küçücükken bile vardı, yazardım hangi gün ne yapılacak, şu son 4 yıldır takvim hayatımın belki de en önemli gereçlerinden biri oldu, bilmem ne ayının bilmem kaçı ders seç, falanca gün dersler başlar, vizeler şu tarihte, finaller falanca hafta...hep takip ettim hiç kaçırmadım

4 yıl bitti ama bitmeden beni bitirdi...belki okulun son üç ayı takvimlerle bozdum kafayı...seneye eylülde mi açılır okul, ekimde mi? güz dönemi ne vakit bitecek...tatili çok uzun tutmasalar bari...bu fikirlerin zihnime düşmesini müteakip hayal kırıklığı, depresif bir durum e be salak kafam bir daha okul baş-la-ma-ya-cak
"okul" denilen yere ilk adım attığımda henüz 3-4 yaşlarındaydım, şimdi 212im biliyorum hala küçücüğüm ama işte sanki bir parçam benden koparılmış gibi hissediyorum...yada evin kapı önüne bırakılmış çöp poşetiyim...

"okul"un bittiğine üzüldüğümü fark edenler şaşırıyor da şaşırıyor, boş gözlerle bana bakıyor...ahhh keşke diyor, iyi de ben seviyorum "okulu"u yasak mı? ayıp mı?

takvimlere bakamaz oldum, koca yaz kaçtım acı gerçekten, kendime kalemler aldım çocukluğumdaki gibi "okul" için...bundan böyle hiç eskisi gibi olmayacak biliyorum, kalemlerim kaybolmayacak...orda burda unutulan defterlerin peşinden koşulmayacak...daha büyük dertler var bundan böyle...iş-güç peşinden koşmak gerek
ne yüksek lisans ne başka türlü eğitim, hiç biri benim tekrar "okul"lu yapamayacak

mezuniyet işlemlerini başlatamayan, takvimlere bakamayan, "okul"dan kopamayan bir deliyim ben hem de zır deli...offf

karaya vurmuş balık gibiyim, kocaman bir dalga alıyor hırpalayıp, sıcak kumun üzerine atıyor bedenimi, korkuyorum ama bilmiyorum bu kumun üzerinde ölmekten mi haşin dalganın elinde oyuncak oluvermekten mi bilmiyorum...heybetli su geliyor çekiyor beni derinliklere, bir durulsa su belki kavuşacağım eski gücüme, bildiğim sularda alacağım soluğu...derken bir de bakmışım sahili boylamışım...tamam diyorum buraya kadarmış bitti işte, hooop serin su alıyor beni koynuna...son nefesini vermek üzere bir balık gibiyim...nereye aitim bilemiyorum

1 yorum:

Adsız dedi ki...

aynı sizin gibi okulunun bitmemesini isteyen bir arkadaşım vardı. hala var. ve hala yaşıyor. hoşça kalın.

ve unutmadan,
yaşasın bloglar...