23 Ağustos 2012 Perşembe

Rüya

Dinlenmeye, dinlenmek için de zihnimi boşaltmaya ihtiyacım var. Başaramıyorum. Uykusuz geceler bitti derken rüyalar başladı, derin uyuyamamak, rüya görememekten şikayet ediyordum, oh oldu bana. Her gece bir kaç rüya görüyorum, rüya denirse tabii, pek çoğu kabusa yakın, ve hepsi bir ara beklediğim ama gelmeyen, içinden pek çok anlam çıkacak, düşündürecek cinsten. rüyaların genelde bilinçaltının oyunu olduğunun düşünenlerdenim, ama yıllar içerisinde gerçekten ilahi mesaj taşıyabildiklerini yaşayarak öğrendim. Bu yüzden çokça düşündüğüm, korktuğum bir şeyle ilgili bir rüya gördüğümde etkilenmem, endişelenmem. Ama düşünerek uyumadığım bir şey rüyama girdiyse, tuhaf, olağanüstü ayrıntılar gizliyse ya üstüm açık kalmıştır, ya da bir anlam vardır. Şimdi benim, dinlenmek, eğlenmek vs. ile kendimi yoğun günlere hazırlamam gereken boş günlerim, evde pinekleyerek, tuhaf rüyalar görerek ve kalan zamanda bunları düşünerek geçiyor. Bravo bana, tam hayal ettigim gibi... Rüyaların bir tanesi şimdiye kadar gördüğüm en korkunç rüyalar listesinde-ki böyle bir liste olacak kadar korkunç rüyalar görüyorum- üst sıralara yerleşmiş durumda, bir diğeri yoldan çevirip bir teyzeye sorsanız şak diye yorumunu yapıştıracağı klasiklerden, yo yo orda kal teyze, daha çok erken... Hayır herhalde ben bu rüyaları hergün ekstradan uyuduğum birkaç saat içinde görmüyorum, rüyalarla ilgili tüm bilimsel açıklamalar bir yana, hiç biri bir kaç saniyeye sığacak cinsten değiller. Ama hakettim, sen misin artık hiç rüya görmüyorum diye söylenen al sana rüya, ohh bu da sana reva.

Hiç yorum yok: