kendime dert edindiğim onca şey... aslında sadece zihnimi,
gönlümü meşgul eden sıkıntı kırıntıları... gerçek birer " dert "
değiller... şımarıklık belki benimkisi... belli ki yok hiç "gerçek"
derdim, okuduğumdan, duyduğumdan kendime dert üretecek kadar "dertsiz"im.
Öbür yanda başkaları gerçek dertlerle meşgul, kiminin derdi hepsinden daha gerçek...
savaşın ortasında biri, gerçekten ateş altında, öbürünün ateş yüreğinde,
yanındakilerle savaş halinde... ikisi de savaştan mustarip... kendi
çıkarmadıkları bir savaştan
birinin "dert" dediği, öbüründe teferruat hani,
kimi canından dertli, kimi cananından... belki biri cananın
yokluğundan...
hangi imtihan kolay ki? hangisi acısız?... peki, hangi
"dert" devasız?
bu aciz ruhumda açılan yaraların tedavisi mümkün... elbet
bir gün gelir dertlerimin devası. Peki ya ebediyen gitti ise canının yarısı...
var mı bu derdin şifası? kiminin canı yanarken öyle derin benim ki de
"dert" mi? derim, geçerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder