Kararlar, gerçekler, bilgiler, hedefler, istekler bir sürü
bir sürü şeyler öyle çoklar ki duyamıyoruz kalbimizin sesini, ne istediğimizi
bilemiyoruz gerçekte, sahi ardağımız mutluluk değil miydi? ne zaman başarıya
çevirdik rotamızı? daha küçücükken sevdiğimiz için resim yapmaz mıydık? bizi
mutlu ettiğinden tırmanmaz mıydık ağaçlara? şimdi yaptığımız, çabaladığımız ne
bizi mutlu ediyor? etiketler peşinden koşuyoruz, ismimizin önüne yazılacak
şeyler, daha çok para, daha çok iş, daha çok mevki yeter mi? hepsi bizim olsa
gerçek dostların, unutulmayan anıların, sevginin, aşkın yerini tutabilecek mi?
yoksa onlar zaten elimizden kayıp gitti mi? onlar çoktan değerini yitirdi mi?
Şimdi bana bunları düşündüren "ulusal tercih
günleri" binlerce genç lisesini, üniversitesini tercih edecek, onlar mı
tercih edecek yoksa toplumsal normlar mı? Onlara öğrettiğimiz gibi
"geleceği en parlak" meslekler, en "başarılı" mezun veren
liseler seçilecek. Nerede mutlu olursun evladım? denilmeyecek, zaten denilse de
başarı mutluluk getirire değinilecek, parasız saadet olmaz hatırlatılacak, aşk
bile karın doyurmaz, aman evladım!
İnsanlar "basit" işlerde pek âlâ mutlu, huzurlu,
faydalı olabilirler, kocaman kariyerler peşinde kaybedilen değerler yerlerinde
kalırlar belki, sadece hatırlatsak kendimize dünyada varoluş gayemizi,
"başarı" dediğimiz şeyin, yanımızda bir yere gidemeyeceğini,
kalbimizin sesini dinlesek biraz, risk alsak, nefes aldırsak, mutluluğa
değmişken tam elimizden bırakmasak, olmaz mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder